30 Ocak 2016 Cumartesi
İLKOKULA BAŞLIYORUM
OKULDA İLK GÜNÜM
İlkokula yazılmam öyle kolay olmadı. Mahalledeki yaşıtlarım, okulun açılması yaklaşınca, aile büyükleri tarafından okula yazılmış ve okul için gerekli alışverişlerini yapmışlardı. Bana gelince, beni okula göndermeyeceğini söyleyen babam, gözümde yaş kalmayıncaya kadar beni ağlatmıştı.
Okulun açılmasına çok az bir zaman kala, benden daha büyük olan amcam oğluna, beni okula yazdırmasını söyledi. Amcam oğluyla, okulun kapısından içeri girdiğimizde, heyecandan kalbimin duracağını zannettim. Sonradan sınıf öğretmenimiz de olacak, okul müdürünün tüm sorularını yanıtlayan amcam oğlunun bir yere imza atmasıyla, okula yazılmış oldum.
Annemle birlikte, alınan krizet adı verilen önlüklüğümü, mahallenin terzisi olan bayana götürüp ölçü verdik. Ciddi, ciddi okullu oluyordum artık.
Derken, beklenen gün gelip çattı. Okula gitmeye hazırlanırken, sorunun ne olduğunu bilemediğim bir erteleme yaşandı. Mahalledeki tüm okullu çocuklar okulun yolunu tutarken, benim önüme her gün otlattğım kuzuları kattılar. Gene göz yaşları içerisinde, kuzularımı, Melekbaba denilen yerdeki otlağa götürdüm.
Gün, ''kaba kuşluk'' denilen zaman dilimine varmıştı ki, Annem, ''bibi'' dediğimiz bir aile büyüğümüzle birlikte yanıma geldiler. Hayatta hiç unutmadığım bir anı yaşattılar bana. Annem yanında bir bohça ile gelmişti. Beni oracıkta bir güzel soydu. Tepeden tırnağa yeni olan ve hepsi benim olacak elbiseyi bana giydirdi. Önlüğün üzerine beyaz yakayı takınca okul kıyafetim tamam olmuştu .Annem, sevgi ve övgüyle beni bağrına basıp, sevdi. Elime ıslatılmış tandır ekmeği ve peyniri tutuşturarak, haydi oğlum, okula dedi ve ekledi ''Hep iyi bir çocuk ol, yolun ve bahtın açık olsun,'' diyerek, bana okulun yolunu tarif etti.
Okulumuz, Çarmuzu'daydı. Çarmuzu, Malatya'nın en büyük mahallesiydi ve şehrin kuzeyinde yer alıyordu. İlyas Mahallesi'nin bittiği ''Horhorik'' denilen yerden başlayan ve ''Issız Yol'' denilen, yolun 300 m. ilerisindeki, semt mezarlığının hemen bitişiğinde sayılırdı. Okul Tabelası' nda, 1948 yılında yapıldığı yazılıydı. Tek katlı, beş sınıflı, bir müdür odası bir öğretmen odası ve bir de okul hademesine ait odadan ibaretti. Okulun oyun bahçesi, sonradan yapılan ilaveyle, bir dönüm kadardı. Kız ve erkeklere ait tuvaletler ve tuvelet duvarına sıralı okul çeşmelerinden ibaretti.
Okulun ismi, Çarmuzu İlkokulu'ydu. Bu okul yapılmadan önce, eğitim ve öğretim, ''İmmi' nin Evi'' denilen bir binadan yapılırmış ve birleşik sınıflar halinde öğrenim görülürmüş. Yeni bina yapılınca, buraya taşınmış. Biz okula başladığımız yıl, ilk defa beş sınıf müstakil hale getirilmişti.
Okulun adı, 1960 İhtilaline kadar, Çarmuzu, sonraları Devrim İlkokulu, Daha sonraki yıllarda, 23 Nisan İlkokulu adını almıştır.
Okulumuza gelen öğrenciler, şu farklı semtlerden gelirdi: Marasalı, İlyas, Hacı Reşit, Eğri Ceget, Melekbaba, Karşıgeçe (Kıraç), Kiltepe ve Meydanlık Semtleri'ydi. Okulun mevcudu 150 kişi kadardı. Ama Kiltepe ve Melekbaba iskana açılınca, hızlı bir nüfus artışı oldu ve 1959 - 1960 öğretim yılında ikili öğretime geçildi.
Okula geldiğimde, arkadaşlarım kaçıncı dersteydi bilmiyorum.
Sınıfa dahil olunca, mahalleden arkadaşım olan, Halil'in yanına oturdum. Adını sonradan öğrendiğim ve asla unutmadığım (Hayatım boyu hep rehberim olan) Recep Karaca yanıma geldi. ''Adın, Mustafa'ydı değil mi?'' Evetledim. ''Soyadın neydi, bakalım ?'' Ben soyadının ne olduğunu bilmiyordum. Öğretmenim masasına gidip, yoklama defterine bakarak, ''Bak Mustafa, senin soyadın, Kurt, okul numaran da 130, unutma .'' Öğretmenim:
'' Defterin, kalemin nerede ?''sorusuna yanıt veremedim, çünkü yoktu.
Bana bir yaprak kağıt, bir de kalem verdi. ''Şimdi şu tahtada gördüklerini kağıdına yaz bakalım.'' dedi. Böylece, sevgili öğretmenimle tanışmış oldum.
Aradan çok az zaman geçmişti ki, sınıfın kapısı vuruldu, Mehmet Kalfa sınıfa girdi. ''Müdür bey, bu okul malzemesini, Mustafa'nın babası gönderdi'' dedi.
Babam bana, bir defter, bir kalem ve boynuma asacağım bir silgi göndermişti.
O yılın ilk yarısında okuma yazmayı öğrenmiştim. Bakaya olarak askere alınmış olan, Erzurum' daki babama mektup yazar duruma gelmiştim.
Hangi yılda olduğumuzu, ancak öğretmenimizin, bir gün sınıfa takvim getirmesiyle öğrenmiştik.
O tarih itibarıyla 1955 yılından 1956 yılına girmiştik ve aylardan, 'Ocaktı'
1960 yılında mezun oduğu, okulmu, öğretmenlerimi ve sınıf numaraları ezberimde olan, kalıcı dostluklar kurduğum arkadaşlarımı, hiç unutmadım.
Bunca hatırayı içinde barındıran, yılları nasıl unuturum? ( 30. 01. 2016 )
Mustafa KURT
Emkl.Öğrtmn. ( Biz Çocukken )
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder