İSTİKLAL SAVAŞIMIZDA, KAHRAMAN TÜRK KADINLARIMIZ
ŞERİFE BACI
İstiklal Savaşımızın kolay kazanılmadığını hemen hepiniz biliyorsunuz.
İstiklal Savaşımız, dört yıl sürdü ve savaş kazanıldı. Ama bedeli çok ağır oldu. Yaşlı, genç, çocuk her yaşta kadın, erkek, sivil, asker on binlerce vatan evladı toprağa düştü, Anadolu'da hiç bir hane yoktu ki şehitleri olmasın.
1914'te başlayıp 1918'de sona eren, Birinci Dünya Savaşı, 1918'den başlayıp, 1922 yılında sona eren Türk Kurtuluş Savaşı olmak üzere tam sekiz yıl, aralıksız devam etti.
Toprağımız tohumsuz ve fidesiz kaldı. Tarımda kullanılacak hayvanlar, ya cepheye alındı, ya da asker ve halkın gıdası oldu. Uzun süren savaş yılları elde, avuçta ne varsa alıp götürdü. Kıtlıklı yıllar başladı. Hülasa tarifsiz acılar yaşandı.
Olsundu, sonuç zaferle sonuçladı ya, her acıya değerdi.
Türk Kurtuluş Savaşı, ''Türk'ün ateşle imtihanıydı.'' İçerisinde ne destanlar barındırıyor.
Mehmetçiğin İnönü'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da, Afyon'da ve daha birçok yerlerde gösterdiği kahramanlıklar yanında, çocuk kahramanlar ve dünyada emsali görülmemiş, kadın kahramanlarımızı anmadan geçemeyiz. Sayıları ve kahramanlıkları o kadar çok ki, hangi birini anlatmalı, yazmalı.
İşte Şerife Bacı,
Şerife Bacı, Kastamonu'ya bağlı, Seydiler İlçesi, Satı Köyü'nde doğmuş, Baba ve anneden yetim bir Türk kızıdır. Dedesi tarafından büyütülmüş ve çağı gelince evledirillmiştir. İlk eşi, henüz evliliklerinin başlarında, Çanakkale Savaşı'na gider, çok geçmeden de, şehadet haberi gelir.
Şerife, ikinci evliliğini bir savaş gazisi olan Topal Yusuf ile yapmış ve Elif isimli bir kızı olmuştur.
Elif, henüz birbuçuk yaşındayken, en küçük savaş gazisi olarak tarihe geçen çocuklardandır.
Kurtuluş Savaşı yıllarıydı, annesi, İstanbul'dan yüklenip, İnebolu Limanı'na gelen cephanenin, Anadolu'ya kağnılarla (Öküz arabası) taşınması görevini üstlenen, kafilenin içinde yer almaktadır.
İnebolu ile Ankara arası nereden bakarsan 300- 350 km. lik bir yoldur ve aşılması oldukça zorlu, Küre ve Ilgaz Dağları vardır. Bu yolları aşmak her babayiğidin harcı değildir.
Şerife gelin, kağnısına top mermilerini ve bebesini yükler ve öküzlerine ''Ha'' diyerek yollara düşer.
İçi vatanı kurtarma savaşına, verdiği katkıdan dolayı gururla doluydu.
Hava, yavaş yavaş soğuyor ve yağışlar aman vermiyordu. Şerife gelin, yanında getirdiği yamçıyı mermilerin ve Elif'in üzerine örtüyor, yağan onca yağmur, dolu, kar sırtından geçiyordu.
Onca uzak ve çileli yolu, Kastamonu girişindeki kışlanın, hemen dibinde noktalıyor.
Kışladaki görevli askerlerin, arabaya vardığı an, elleri ileri uzamış kadına doğru , hamle yapan iki asker, kadının donmuş olduğunu görüyorlar. O kadın Şehit Şerife Bacı'dır.
Yamçının altında gelen ses üzerine,Elif'i buluyorlar.
Soğuktan donmuş olan Türk'ün Kahraman Şerife Bacısıdır ve aylardan aralıktır.
Aslında O'nun Hikayesi, Şerife'nin yüreğinde saklı kalmış ve kendisiyle şehit olarak köyleri olan, Satı Köyü'ne defnedilmişlerdir.
Mezarını kesin yeri bilinmiyor. Aziz Şehidimizi milletçe yüreğimizde taşıyoruz.
Soraki yıllarda Elif 'in izi, Eskişehir'e kadar sürülmüş fakat kendisiyle bağlantı kurulamamış olduğunu okudum.
Kastamonu'daki Şerife Bacı Anıtı'nı yakından gördüm. Muhteşem bir anıt. Geceleri ışıklandırıldığında, anıttaki bütün objeler adeta canlıymış gibi görünüyor.
İstiklal Savaşı'nı destanlaştıran ve hiç biri hayatta olmayan, şehit ve gazilerini hürmetle yadediyor ve aziz hatıraları önünde hürmet ve gururla eğiliyorum. Mekanları Cennet'in Ala Köşesi olsun.
Mustafa KURT
Emkl.Öğrtmn.
(Gurur Duyduklarımız (14.01.2016 )
Nazım'dan bir kuple ile bitirelim:
...............................
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine...
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz,
............................................N.HİKMET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder