23 Ekim 2017 Pazartesi

Malatyalı Deliler - "İzo"




                        MALATYA'nın AKILLI DELİLERİ

                                                  '' İZO ''

      İzo, çocukluk yıllarımızın ''Akıllı Deli'' lerindendir. Aslında İzo' ya deli demek, deliliktir. Çünkü bir çok Malatyalı İzo' nun ''uğuruna'' inanır ve onu hoşnut etmeyi ibadet sayarlardı. Evlerine misafir edenler, onun evlerine, ocaklarına bereket getirdiğine inanırlardı.
     İzo, Eski Söğütlü cami ve çevresinde eğleşirdi. Yanılmıyorsam, birilerine misafir gitmediği zamanlar camide yatar, kalkardı.
     Rahmetliyi görüp,tanıdığımız yıllarda, ufak tefek, sakallı, yaşlı bir adamdı. Yaşlılığından olacak, beli hafif kamburdu. Başı sarıklı, KUTNU Kumaştan, boydan zıbın, içinde beyaz içlik giyer ve belinde enli bir kuşağı vardı. Konuştuğunu mutlaka birileri duymuştur. Ama biz çocuklar, adı, deliye çıkmış hiç kimseye yaklaşmazdık. Onları uzaktan seyrederdik.
    Diğer tüm delilere bakan çarşı esnafı İzo' ya da bakardı. İzo hakkında da fazla bilgim yoktur. Ama eski mekanları tanıtmamda, bana yardımcı olacak.
    ESKİ SÖĞÜTLÜ CAMİ, Oldukça büyük , çarşı camilerimizdendi. Aşağı - yukarı 500 m. kare kadar kerpiç bir yapıydı.İç mekanı üç büyük mağdan ( Dikme sütun arası ) oluşmuştu. Caminin tavan destek sütunları ve damı tutan yatay direkler ve direklerin üzeri de tahtayla kaplanmıştı. Sanat Tarihi Dersimizde, caminin içindeki AHŞAP oymalar ve Renkli Motiflerin Selçuklu mimari tarzında olduğunu öğrenmiştik, İmam makamı, vaaz kürsüsü ve minberindeki işçilik tam bir sanat eseriydi.
    Caminin üzeri damdı. Yani üzerinde çatı yoktu. Yağmurda, dam akmasın diye, çamurla sıvanır, ''loğlanırdı.'' Eskiden kış aylarında, kar çok yağardı. Karlı geçen kış gecelerinin sabahları, çarşı esnafı, caminin damının karını kürerlerdi. Küredikleri dam, aynı zamanda, birçok esnafın kendi dükkanlarının da damıydı. Çünkü Caminin bitişiğindeki dükkanlar, caminin vakıf dükkanlarıydı. Damlardan kürenen kar, cami çevresindeki sokakları doldururdu. Öyle zaman olurdu ki, kürenen kar yığınları, caminin, dolayısıyla dükkanların dam yüksekliğine çıkardı. Esnaf, dükkanıyla, kar yığını arasına bir koridor açardı. Dükkanına ise kar yığınına açtığı çentikleri, merdiven olarak kullanarak, inerdi. Dükkanın müşterileri de, bu kar merdiveni kullanarak, alışverişe inerdi.
    Söğütlü Cami'nin doğusunda, abdest muslukları bulunurdu. Kuzey, dış avluda, boydan boya, tuvaletler ( WC ) yer alırdı. Tuvaletlerin dış duvarına sırtını vermiş Yemenici ( Kunduracı ) Pazarının bir bölümü yer alırdı. ( Yeni yapılan Camide de öyle. ) Caminin güneyi ve batı yönünde Tüccar Pazarı ( Manifaturacılar ) bulunurdu. Şimdilerde de Konfeksiyon Mağazaları ve aynı zamanda Tüccar Pazarı yer almakta.
    Gelelim asıl can alıcı olaya. Sık sık arkadaşlarımızla da konu eder, sebep olanları eleştiririz. CAMİNİN MİNARESİ, Caminin kuzeye bakan avlusunda,( Pek de Söğütlü caminin minaresi olduğunu zannetmiyorum ya. Daha önce ki bir caminin minaresi olabilir. ) Kalın gövdeli, hafiften incelerek yükselen, kesme taştan yapılı bir minaresi vardı. Minarenin şerefesine yakın bir bilezik, hemen onun üzerinde, şerefeyi destekleyen oymalı taş süsleri vardı. Yine şerefenin içine aldığı, alemli taş kubbe vardı. Bu minare, Yeni Cami'nin, doğu avlusundaki kesik minareyle tıpa tıp benzeşiyordu. Yani ustaları aynı olmalı. Söylenti o ki, yeni caminin o eski minaresini yapan usta, minareden düşüp, öldüğü için minare yarım kalmış. Kanaatimce bu minarenin de ilk camisi Yeni Cami değildir.
    Yeni bir cami yapılacak diye, Söğütlü Cami'nin minaresini yıktılar. Güya ilerde değerlendirilecek diye, taşlarını numaraladılar. Yıkıntıyı bir yere depo ettiler. Gel görkü envantere alınan o minare taşları, kimi camilere temel oldu, geriye kalanların akıbetini ben bilmiyorum. Bilen varsa, bu yazının altına not düşsün. Bence o taşlar çar çur edildi. Yani O güzelim minare yıkılmasaydı, bugünkü cami yapılmayacak mıydı? Bu bir mühendislik işiydi. İsteselerdi,hem o minare kalırdı, hem de şimdiki cami yapılırdı. Dedim ya bu bir akıl ve mühendislik işiydi.
    Uzun sözün kısası, söğütlü Cami restore edilebilir ve tarihi bir cami olarak işlevini sürdürebilirdi. Getirdi, beton yığını bir cami ve onlarca dükkan yaptılar. Neymiş yer kıymetlenmiş. Şurda, burda ki bazı köhne yapılar, Kültür Mirasıdır diye çivi çaktırmaz. Ama Eski Söğütlü Cami, Kültür Mirası olamadı. Aklım bir türlü almıyor.
    Yazıya İZO ile başladık, İzo' nun mekanı olan Söğütlü Cami' yi benim gördüğüm, ya da bildiğim kadarıyla anlatmaya çalıştım.
    Şüphesiz eksiklerim ve yanlış bildiklerim vardır. Doğrusunu bilenler, eksiğini tamamlamak isteyenler, katkı verirse mutlu olurum. ( 06. 10. 2017 )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder