18 Nisan 2015 Cumartesi

DOKTOR HÜSEYİN ARSLAN




                           DOKTOR HÜSEYİN ARSLAN

  Suceyin eski öğretmeni olduğumu hemen herkes biliyor sanırım. Ben Suceyin' de sayısız anılarla ayrıldım. Bu anıların içinde, köydeki hasta ve hastalıklara çara olan bir doktor dostum vardı. Namıdeğer Doktor Hüseyin. Benim köyde kaldığım yedi yıl boyunca, dostluğunda büyük keyif aldığım Hüseyin Ağabey. O'nu, bu yaz, yani 2014 yazında Hakkın rahmetine uğurladık.
Malatya devlet hastansine, torunları tarafından, hastanenin acil bölümüne getirildiğini, oğlu Kemal telefonla bana bildirdi. Zaman kaybetmeden, hastaneye koştum. Hüseyin Abi,çevresiyle bağlarını koparmış, ağır bir hastaydı. Yapılan tetkiklerden sonra, hastane odasına taşındı. Hanımı Cennet Yenge refakatçı olarak yanında kaldı. Torunları Orçun ve Barış dedeleri için yapabilecekleri herşeyi yapmış olarak, dedelerinin yanından ayrıldılar. Hüseyin abinin büyük oğlu Kemal İstanbul'dan geldi. Hasta için hastanede yapılacak her türlü hizmeti üstlendi.
Acil bölümünde hastaya ilk müdahaleyi yapan bayan heki, hastayı kendi servisine yatırdı ve tedavisini üstlendi. Doğrusu kendi alanında oldukça başarılı bir doktordu.
Ben hep hastanede değildim tabi. Arada bir hastanın durumundan haber almak için hastaneye uğruyordum, Sanırım hastalığnın dört veya beşinci günü, Hüseyin Abi kendine geldi. Çevresine boş gözlerle bakıyor ve sanki baktıklarını ilk defa görüyormş gibi, baktığı şeye bir müddet odaklanıyordu. Odaya dahil olduğum bir gün bakışlarını üzerime çevirdi, dakikalarca bana baktı, baktı. Neden sonra yüzüne bir tebessüm oturdu, sanırım beni tanıdı. Hanımı,''bak Mustafa Hoca gelmiş'', deyince, bir elini başına, diğer elini kalbinin üzerine koyuşu aklımdan çıkmıyor. Birbirimizi görmeyeli yıllar olmuştu. Bu benim ihmalimdi. Kendi ilimin ilçesine bağlı bir köy, hasılı gidemedim. Gerçi kendimce sebeplerimde yok değildi. Ben köyden ayrıldıktan sonra, birebir tanıdığım ve dostum dediğim birçok kişiyi kaybetmiştim. Adeta benim için köy artık boşalmıştı.
Hastalığı boyunca hiç konuşmadı ama sağlığı giderek düzeldii. Hastanede yapılacak fazla birşey kalmadığından, yaklaşık bir aydır dahil olduğu hastaneden taburcu edildi. Ne varki, gittiği köyünde çok uzun yaşamadı. Rahmetli oldu. Ölümünün üzerinde yaklaşık altı ay bir zaman geçti. Onu rahmetle ve özlemle anıyorum. Ömrüm oldukça hatırasını hep yüreğimde taşıyacağım
Hüseyin Abi, çoğu zaman hatıralarını benimle paylaşan, şiiri ve Türk Sanat müziğini seven ve Atatürk'ün Naaşının Dolmabahçe Sarayından alınıp, Ankara'ya uğurlanışında hazır bulunan, günün şartlarına göre şehir görmüş bir köy aydınıydı. Askerliğini İzmit, Kandırada sıhhıye çavuşu olarak yapmış, çok tecrübeli askeri doktorların yanında bulunmuş. Onlardan gerekli sağlık bilgilerini almış. Bu alanda kendini yetiştirmiş bir köy sıhhıyesiydi. Askerlik sonrası. Askeri hastanede sivil sıhhıyelik teklifni kabul etmemiş köyüne dönmüş. Hala hayatta olan ve atmış üç yıl bir yastığa baş koyduğu Cennet Yenge'yle evlenmiş Benim bildiğim kadarıyla, hepsi hayatta olan ikisi kız, dördü erkek olmak üzere altı çocukları var. Bizler köydeyken üç çocuğu bizim öğrencielrimiz olmuştu. Çocuklarını elinden geldiğince okuttu. Çocukları iyi bir disiplin içinde büyüdüler. Şimdilerde kendi kurdukları işleririnde çalışıyorlar.
Doktor Hüseyin Abi köyde, geçimini sağlamakta zorlandığı zaman, diğer köylüler gibi gurbete, yani İstanbula gitmiş. Sanırım, uzun bir süre Beyoğlu' nda bir mağazada çalışmış. Tanıştığı bir işadamı, özürlü olan ve İstanbul gibi bir yerde bakımı zor olan, özürlü çocuğuna, ücret karşılığında bakması için Hüseyin Abiye teklif götürmüş. Teklifi kabul eden Doktor, ''Teoman'' adlı genci yanına alarak köyüne dönmüştü. İşte tam da o yıllarda köylerinin üç öğretmeninden biri olarak geldiğim köylerinde, çok geçmeden Doktor Hüseyin'le tanşıp, dost olduk, Bu dostluğumuz zaman içerisinde,ayrılıklar olsa da tam kırkbeş yıl sürdü.
Yedi yıl kaldığımız köyde her canlı gibi hastalıkarımız oldu. Benim, eşimin, oğlumuz Umut'un doktorluğunu yaptı. Yani bizim aile doktorumuzdu. Sadece bizim değil, bütün köyün doktoruydu. Kendisinin tedavi edeceği hastalıkları kendisi, tedavisinde başarılı olamayacağı hastaları hastanelere, uzmanlarına yönlendirirdi. Köylülerin ifadesine göre teşhisi hiç şaşmazdı.
Yanında, sağlıkçı çantasını hiç ayırmazdı ve hiç bir köylüsünün isteğini geri çevirmezdi. Enjeksiyon yapılacak hastalarının zamanını geçirmeden, iğnelerini yapar. Ayrıca dişi ağrıyan ve tedavisi olamayacağına kanaat getirdiği dişleri de ağrısız çekerdi. Emeği karşılığında hiç bir ücret almazdı.
Doktor, İstanbul' dan getirdiği ve zaptı çok zor olan Teomana evlatlarına gösterdiği özenle baktığını gözlemlerdik. Çok uzun yıllar sonra, ki o zaman Teoman'da yaşlı denilecek bir yaşta öldüğünü duymuştuk.
Doktor Hüseyin, hoş sohbet, yerine göre nüktedan bir dostumuz oldu. Gözlemlediğim kadarıyla, iyi bir eş, iyi bir baba ve iyi bir komşu olarak kalplerdeki müstesna yerini almıştı.
Hüseyin Abinin büyük oğlunu köye ilk gittiğimizde tanımıştık. Okuldan o yııl mezun olmuştu.Bizlere karşı iyi davranışlar sergileyen bir gençti. Sonraki yıllarda bu günlere yansıyan bir dostluk geliştirdik  Babasının hastalığı boyunca birlikteliğimiz oldu. Ayrılırken bizleri yeminle, yazlığına davet etti Biz geçen eylülde eşimle birlilte bu davete icabet ettik. Kemal ve eşi Meyrem Hanım bizi çok güzel ağırladılar. Yazlıkları Kara Deniz kıyısında bir köy olan Kilyos'taydı. Yazlığın anahtarını bize bırakıp, İstanbul'da ki işlerinin başına döndüler. Hafta sonunu birlikte geçirmeye kararını vermiştik. Ama olmadı, olamadı.Oğulları, biriki günlüğüne gittikleri Ege Kıyıllarında bir yerde kaza geçirmişti. Çok şükür ,sonuç korktuğumuz gibi olmadı. Kemal'in oğlu  Orçun hepimizi bir güzel korkuttu.
Kemal'ler bize çok yakın ilgi gösterdiler.
Kemal'in, kardeşleri,Gürdal Hoca'yı, Ali'yi, Yücel'i, kız kardeşleri Nezahat'ı ve hepsinin büğüğü olan ablalarını, doktorumuzun birer armağanı olarak kabul ediyorum. Cennet Yenge'ye en derin saygılarımı iletiyorum, Anıları her zaman yüreğimde yer bulacaktır.
Ayrıca yeri ve zamanı geldikçe, ben de anıları derin izler bırakan, köyün büyüklerinin hatıralarını satırlara dökeceğim. Bunu bir görev addediyorum.
Doktor Hüseyin'i anarken, diğer göçüp giden tüm dostlarımı, rahmetle yad'ediyorum,
.Hepsinin mekanı cennet olsun. Hayatta olanlarına sevgi ve selamlarımı yolluyorum. Var olan ve geride gelen genç kuşaklara da selam olsun diyorum.
MUSTAFA KURT
Emkl.Öğrtmn.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder