18 Nisan 2015 Cumartesi

SATIGÜL

SATIGÜL
   İnsanın akıp giden ömründe, öğle olaylar vardır ki, ömründen birkaç yılı bir anda alıp götürür. Bu akşam sizlerle,ömrümden birkaç yılı, bir kaç saat içinde alıp götüren bir anımı paylaşacağım. Anlatacağım olay sanırım 1976 yılında meydana gelmişti. Sanırım diyorum, çünkü kesin yıl tarihini hatırlamıyorum. Ama, nisan ayında olduğu kesin. Çünkü köye artık bahar gelmişti. Sözünü ettiğim köy Arapkir İlçesi, Suceyin Köyü. Paylaştığım ve daha da çok paylaşacağım, sayamayacağım kadar çok anım var. Bu kadar yıl geçmesine rağmen tazeliğinden bir şey kaybetmeyen anılar .Bu gün yazıya dökeceğim olayın birçok canlı şahidi var. Bu paylaşımı okuyan, eski öğrencilerim, ben vardım. ben gördüm ya da öğretmenim, o gün bana görev vermişti'', diye,olanları bir daha yaşamış olacaklar. Olayın kahramanı olan, o günün öğrencisi, belki de bugün nine olan Satıgül de hayatta. Şimdi yaşanmışlığa gelelim
                                               xxxxxxxxxxxxxxx
    Öğretmen lojmanının cümle kapısı okulun bahçesine bakar. O gün öğlen yemeğinden sora ,lojmanın avlusu sayılan sekide,eşim ve ben çayımızı içiyor,aynı zamanda okul baçesinde oynayan öğrencileri seyrediyorduk.(Uzak mezralardan gelen öğrenciler,getirdikleri öğlenliklerini sınıflarda yer,hava güzelse oyuna çıkarlardı.Erkek öğrenciler kendilerine göre olan oyunlarını oynarken,kız öğrenciler ekseriyetle çizgi oynardı).Çizgi oynayan bir gurup kız vardı.Bir ara,Satıgül isimli öğrencimiz,başının üzerinden oyun taşını atarken,dengesini kabetti ve sırt üstü ,üzerinde oynadıkları beton zemine düştü,kafasını betona çarptı.Ben,Satıgülün yanıma gelmesini söyledim.Bir öbek öğrenciyle birlikte yanıma geldiler.Satıgül'ün kafasının arkasında hafif bir şişlik oluşmuştu.Kolanya ile o şişliği biraz oğuşturduktan sonra gidip oyunlarına devam etmelerini söyledim.Çünkü görünürde Satıgülün birşeyi yoktu,ayrıca kendisi bişeyim yok öğretmenim,dedi.
Öğlen paydosu sonrası,ders başı ettik.Okul dört öğretmenli bir okuldu.Okulun yönetcisi bendim ve birinci sınıfı oktuyordum.Bayan öretmenlerden biri,iki ve üçleri,diğeri dördüncü sınıfı okutuyordu.Ali Öğretmen beşinci sınıfı okutuyordu,Satıgül Ali Öğretmenin sınıfındaydı.
Derse ,henüz başlamıştım ki sınıfın kapısı çalındı,ben daha gel demeden kapı açıldı ve Ali Öğretmen beni dışarı çağırdı ve yanında getirdiği Satıgül'ü göstererek,hocam:Satıgülün'gözleri görmüyormuş dedi.Satıgülün yanına gittim,nooldu kızım dedim,burnunu çekerek,görmüyorum,öğretmenim,dedi.Şimdi beni görmüyor musun? diye sordum.Peki beni nasıl tanıdın deyince,öğretmenim sesinizden tanıyorum dedi.O an bende şafak attı. Ali Bey'e Satıgülün düşüp kafasını betona çarptığını ve muhtemelen beyin kanaması geçirdiğini söyledim.Kızı alıp benim lomana götürüp ,karyolamıza uzatıp üzerini battaniye ile örttükten sonra,havluyu ıslatıp,başına sardım.Bir öğrenciyi,köyümüzün yegane sıhhıyesi olan,Doktor Amcaya söyle ,çabuk gelsin.Hüseyin Abi,gerçekten,teşhisi ve tedavisi şaşmayan,askerde sıhhiyelik yapmış bir zattı.Hüseyin Abiye giden öğrenci çabucak geldi.Ancak doktorun evde olmadığını ve Arapkir'e gitmiş olduğunu söyledi.Aklıma köyü terketmiş ve tepelerin doruğuna çekilmiş kar geldi.Bacaklarına ve hızlarına güvendiğim üç dört öğrenciye, koşup kar getirmelerini söyledim Çocuklar ,aldıkları görevin çok önemli olduğunun farkındalığında,ok gibi fırlayıp gittiler.Ben öğretmen arkadaşlarımdan okulu paydos etmelerini ve öğrencileri evlerine göndermelerini rica ettim.Zaten,olayın başlangıcından beri arkadaşlarım da çok endişeliydiler ve dersleri kesmiş,neler yapabileceğimiz hakkında fikirlerini paylaşıyorlardı.Ne var ki elimizden bir şey gelmiyordu.Köy,ilçeye otuz kilometre uzaklıkta,arabası,yok,jandarmaya bağlı telefon ise ,komşu köy olan Çiğnir Köyündeydi ve bize on onbeş kilometre uzaklıktaydı.
Hepimiz çaresiz ve büyük üzüntü içindeydik.Lojmanın önü anababa günüydü.Köy halkından duyanlar,orayı terketmeyen merakla sonucu bekleyen öğrencilerlerle doluydu.Ben ise kimseyi içeri bıramıyor ve soğuk komplekse devam ediyordum.Arada Benim hanımın ılıttığı sütten kıza içiriyorum.Dışarda her kafadan bir ses çıkıyor ki sormayın gitsin Bu arada kızın annesi de duymuş,feryatı figan içinde geldi.Ağıtlar yakan annesini gene Satıgül teselli etmeye çalışıyordu.
Nihayet kar için gönderdiğim öğrenciler ,nefes nefese geldiler kocaman iki bohça kar getirmişlerdi.Gelen kardan kocaman bir parçayı bir yaygıya yaydıktan sonra,hastanın başının altına koyup, başladık beklemeye.Arada ılık sütten içmesini de sağlıyordum.Gene arada bir nasılsın diye sorduğumda,kız iniltili ve ağlamaklı birtakım sözleri gevelemeye çalışıyordu.Uyumaması için elimden geleni yapıyor,kızı biteviye konuşturuyordum.Gelin görünkü ki ben tarifi imkansız bir üzüntü yaşıyordum.O anın bir rüya olmasını diliyordum.Ama değildi.rüya değildi.Gerçek olan kızın görmüyor olmasıydı.
Aradan geçen zaman ne kadardı bilmiyorum,bir an kız kendini hızla doğrulttu ve istifar etti.Kızın,istifar ettiğini duyan bir şom ağızlı,köyün şivesiyle:Anoom istifar ederse,hasta ölürmüş,demez mi? Ben,o an kederimden öleyazıyordum.Hele elimiz kolumuz bağlı ne yapacağımızın ayrıtında değildik.Gün akşama yaslanmıştı.Arada baktığım saata göre bir dört saat olmuştu.Hastada bir değişiklik yok, yok işte.
Neden sonra yanına iliştiğim ve saçını okşadığım kız,yavaşça doğruldu ve hiç beklemediğim şekilde boynuma atıldı ve görüyorum öğretmenim,görüyorum diye boynuma sarıldı.O anın tarifi mümkün değil.Bağrıma bastığım kızımın yüreği kuş gibi pır pır uçuyordu.Ağlamaklı olduduğum ,gözlerime yol verdim ,hıçkıra hıçkıra,katıla katıla utanmadan ağladım, ağladım... Ağladığımı hiç kimseden saklamadım.Bir yandan Satıgül,bir yandan da dört yaşında olan küçük oğlum uzanıp uzanıp gözümün yaşını silip, saçlarımı okşuyordu.Neden sonra,hasta ayaklandı benim yardımımla dışarı çıktık.Çevremizden alkış aldık.Kızın annesi,kızını sırtına vurup evinin yolunu tutarken,peşpeşe duaları sıralıyordu.Öğretmen arkadaşlar olarak birbirimizi kutluyor ve geçmiş olsun diyorduk.
Yıllar sonra Kırgız yazar Cengiz Aytmatov'un bir romanını okudum.Adı Gün Uzar Yüzyıl Olur'du.İşte bizlerin yaşamımızdaki o gün tamda buydu işte .Allah o gün bizlerin duasıyla,bizlere mutlu sonu yaşattı.
Akşam geç vakit Ali Bey'le birlikte Satıgüllere bir ziyaret gerçekleştirip,tekrar geçmiş olsun dedik.Ziyaretimiz aileyi mutlu etti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder